Ergenlerde Davranım Sorunları
Tüm ergenler, gelişimsel dönemin doğası gereği zaman zaman kuralları çiğneme, otoriteyle çatışma, yalan söyleme gibi eğilimler gösterebilirler. Bunlar süreklilik kazanmadığı, günlük hayatı etkilemediği sürece normal sayılabilir. Bunun ötesi davranım bozukluğu olarak değerlendirilebilir.
- Amacını ve dozunu aşıp, beyaz yalan özelliğini kaybetmiş ciddi yalan söyleme,
- Kendi çıkarları uğruna hile ile insanları kandırma,
- Hayvanlara ve kendinden güçsüzlere kötü davranma, eziyet etme, canlarını yakma,
- Kabadayı tavırlar, umursamaz, vurdumduymaz davranışlar,
- Kasıtlı olarak kuralları bozma,
- Okuldan kaçma, okul kurallarını çiğneme,
- Akranlarıyla sık kavga etme (özellikle kesici alet ve silah kullanma eğilimi),
- Her şeye sinir ve öfke ile davranma,
- Sigara ve alkol kullanma,
- Yaşının ötesinde cinsel aktivite sergileme,
- Evden kaçma, aileden habersiz gece eve gelmeme veya geç saatte gelme,
- Adli suça karışma (hırsızlık yapma, kamusal ve özel mülkiyete zarar verme),
- Aile içi çatışma ve uyumsuzluk davranım bozukluğunu düşündüren davranışlardır.
Psikiyatrik tanı kodlama sistemi DSM-IV göre davranım bozukluğu aşağıda bahsedilen, başkalarının temel haklarını çiğneme ve toplumsal kuralları ihlal etme durumudur. Bu durumların birkaç tanesinin en az 6 ay süreyle sürmesi davranım bozukluğu tanısını koydurur.
- Gelişim düzeyinin ötesinde, sık ve şiddetli öfke krizleri.
- Sık sık ebeveynleri, diğer büyükleri, öğretmenleri ile tartışma.
- Kuralları reddedip, karşı gelme.
- Kasıtlı olarak başkalarını kızdıracak eylemler.
- Her tür eyleminde başkalarını suçlama.
- Aşırı alınganlık ve kolay kızdırılabilme.
- Sürekli bir kızgınlık ve güceniklik hali.
- Gereksiz kincilik ve intikam hisleri.
- Çıkarları uğruna yalan söyleme.
- Kavga sebebi olma.
- Sopa, taş, bıçak cam parçası gibi kesici aletler veya ateşli silahlar ile başkalarına zarar verme.
- Aileden habersiz geceyi dışarıda geçirme.
- Diğer bireylere fiziksel saldırganlık.
- Hayvanlara eziyet etme.
- Mal ve mülke kasıtlı zarar verme (otomobil boyasını çizme, pencere camı kırma, otomobil lastiği söndürme gibi)
- Kasıtlı yangın çıkarma.
- Hırsızlık.
- Okuldan kaçma.
- En az iki kez evden kaçma.
- Cinsel tacizde bulunma.
- Başkalarına kabadayılık etme.
- Tehdit, kapkaç, başkasının ev ya da aracına zorla girme gibi suç teşkil eden eylemler.
Davranım bozukluğu 5-6 yaşlarında başlayabilmekle birlikte, sıklıkla geç çocukluk veya erken ergenlik döneminde başlar. Nadiren 16 yaşından sonra başlayan olgular da vardır. Erken başlangıçlı vakalar genellikle antisosyal kişilik bozukluğuna döner. Bölme, inkar ve yansıtma savunma mekanizmaları davranım bozukluğu olan ergenler tarafından sıklıkla kullanılır. Madde kullanımı, depresyon öyküsü ve düşük zeka düzeyi davranım bozukluğuna zemin hazırlar.
Aile içi çatışma ve şiddetin yaşandığı, ailenin sert ve tutarsız ceza yöntemleri uyguladığı, özgüveni, empati yeteneği ve sosyal becerileri yetersiz ergenlerin davranım bozukluğu gösterme olasılığı artmaktadır. Biyofizyolojik araştırmalarda bu ergenlerin serotonin düzeylerinde dengesizlikler ve testosteron düzeylerinde yükseklikler saptanmıştır. Genetik yatkınlık ve olumsuz çevre şartlarının da davranım bozukluğu gelişiminde önemli rolü vardır. Erken çocukluk dönemlerinde travma ve cinsel istismara uğramak da ileriki yıllarda şiddet eğilimini arttırmaktadır. Davranım bozukluğu son yıllarda daha sık görülmekte olup, erkek çocuklarda kızlara oranla 2 kat daha sık gözlenmektedir.
Toplumsal kuralları benimseyen, suça yönelik tutum ve davranışları onaylayan, aklına estiği gibi davranma eğiliminin olduğu, madde kullanımının yaygın olduğu, tahammül düzeyi düşük ve sapkın davranışlara meyilli gruplarla haşır neşir olan bir ergen büyük risk altındadır.
Davranım bozukluğunun tedavisinde sorunlu davranışların durdurulması ilk amaçtır. Hırsızlık, çeteleşme, yaralama gibi eylemler tüm tedbir ve gerekli yaptırımlarla engellenmelidir. Sorunlu davranışın kesinlikle hoş görülmediği açıkça ifade edilmelidir. Burada ebeveynler, akrabalar, öğretmenler, arkadaşlar, psikolog ve psikiyatrların organize yaklaşımı çok önemlidir. Dürtüselliğin belirgin olarak öne çıktığı durumlarda hastane yatışı dahi gerekebilir. Antipsikotikler, antidepresanlar, duygudurum dengeleyici ilaçlar ve stimulan ilaçlar eşlik eden ruhsal patoloji ve davranım sorunlarının şiddetine göre kullanılabilir. İlaç tedavileri mutlaka bilişsel davranışçı terapiler, öfke kontrolü eğitimleri ve sorun çözme beceri eğitimleriyle desteklenmelidir. Aile içi iletişim eksiklikleri ve çatışmalar sıklıkla eşlik ettiğinden aile terapilerine özel önem verilmelidir. Bu arada ergende bulunan depresyon, dikkat eksikliği bozukluğu, madde kullanımı gibi ikincil sorunlar mutlaka tedavi edilmelidir.
Davranım bozukluğu olan ve sorunlu davranışlar gösteren bir ergene eleştirel yaklaşmak, acımak, sen ‘şöylesin, böylesin’ diyerek etiketlemek hiçbir işe yaramayan, yanlış ve etkisiz tutumlardır. Sorunu derinleştirmekten başka işe yaramayacaktır. Davranış problemi olan ergene, doğru ebeveyn yaklaşımı şöyle olmalıdır;
- Davranım bozukluğunun bir psikiyatrik hastalık olduğunu bilin ve çocuğunuzu kötü biri gibi görmeyin.
- Çocuğun hatalı birçok davranışından kendisinin de hoşnut olmadığını bilin. Bu onun sorunlarını ifade ediş tarzıdır.
- Böyle bir çocuğa sahip olmak sizin kötü ebeveyn olduğunuz anlamına gelmez, kendinizi suçlamayın.
- Dövmek, tehdit etmek gibi cezai uygulamalardan ya da rüşvet vermek gibi ödüllendirici uygulamalardan kaçının.
- Ümitsizliğe kapılmayın. Her türlü davranış, bir şekilde öğrenilmiş davranıştır. Çocuğunuz olumsuz davranışları öğrendiği gibi olumlu davranışları da öğrenebilir.
- Çocuğunuzu değiştirirken siz de değişime açık olun.
- Değişimin zaman alacağını unutmayın, ümitsizliğe kapılmayın.
- Onu göz iletişimi kurarak dinleyin.
- Serseri, sersem, akılsız, deli gibi olumsuz sıfatları kullanmayın.
- Nasihat vermekten kaçının.
- Ona sorumluluk verin, sorumluluklarını yerine getirmediğinde iğnelemeyin fakat bununla yüzleştirin.
- Sinirli, öfkeli ve yorgunken karşılıklı diyaloga girmeyin.
- Sonu olmayan, iki ucu açık tartışmalara girmeyin.
- Eşinizle ağız birliği içinde olun.
- Okul ve öğretmenleriyle işbirliği içinde olun.
- Şiddet içerikli hiçbir davranışa asla kayıtsız kalmayın.
- Arkadaşlarını ve kimlerle birlikte olduğunu bilin, nerede ve neler yaptığından haberdar olun. Arkadaşlarıyla tanışmanız kontrolünüz açısından önemlidir.
- Onu her şartta kabullenip, sahiplendiğinizi hissettirin.
- Çocuğunuzun sorumluluklarını üzerinize almayın.
- Boş vakitlerini değerlendirecek aktivitelere yönlendirin.
- Kuralları bildiğini farz etmeyin. Gerekirse tekrar tekrar konuşun.
- Gerekirse ev ve okul değişimine giderek, bulunduğunuz çevreyi değiştirin.
- Suç kapsamına giren bir davranışı hiçbir zaman örtbas etmeyin.