Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu
A. İki ya da daha fazla birbirinden ayrı kimliğin ya da kişilik durumunun varlığı (her birinin kendi içinde oldukça süreklilik gösteren çevre ve benlik algısı, ilişki kurma ve düşünce biçimi vardır).
B.Bu kimliklerden ya da kişilik durumlarından en az ikisi kişinin davranışlarını zaman zaman denetim altında tutar.
C.Önemli kişisel bilgileri sıradan bir unutkanlılıkla açıklanamayacak bir biçimde anımsayamama.
D.Bu bozukluk bir maddenin (örn. Alkol Entoksikasyonu sırasında görülen “blackout”lar ya da kaotik davranış) ya da genel tıbbi bir durumun (örn. kompleks parsiyel katılmalar) doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değildir. Not: Çocuklardaki semptomlar hayali oyun arkadaşlarına ya da başka tür bir oyun fantezisine bağlanamaz. Klasik Sınıflandırmada Multipl Personality olarak literatürde isimlendirilen bu hastalık,
toplumda oldukça ender rastlanır. Çok az karşılaşılmasına rağmen, genel kamuoyu tarafından ilgi ile izlenen ve takip edilen bir konudur. Konu ile ilgili yazılmış roman, hikaye ve senaryoların yanında filme konu olmuş çok ilginç vakalar vardır. “The Three Faces of Eva” isimli meşhur kitap, bunlardan en çok tanınanıdır. Çok şahsiyetlilik, bir bedende veya zihinde muhtelif karakter yapısındaki kişiliklerin barındırılması olayıdır. Hasta belirli bir süre bir kimlikle yaşarken, birdenbire farklı bir kişilik ve kimliğe bürünür.
Kişilik yapıları arasında oldukça önemli farklılıklar vardır. Bu kişilik yarılması, farklılaşması şizofreni ile karıştırılmamalıdır. Şizofreni tamamen farklıdır. Şizofreni psikotik bir hastalık olup, zihinsel yarılma ve bölünme ile seyrederken, “Multipl Personality” nevrotik bir rahatsızlıktır.Multipl Personality’in hipnotik yöntemle tedavisi konusunda ilk ciddi yayını 1968’de Newton yapmıştı. Yukarıda bahsettiğimiz kitaptaki “Eve” olayında da hipnotik yöntem kullanılmış ve hasta Thigpen ve Cleckley tarafından tedavi edilmiştir.
Tüm bu bilinen ve olumlu sonuç alınan vakalara rağmen Grunewald (1971), Multipl Personality’in hipnotik yöntemle tedavisinin doğru olmadığını ileri sürmüş, hatta böyle vakalarda uygulanmasının kontrendike olduğunu iddia etmişti. Dengede duran ego ve bilinç ilişkilerinin, hipnotik trans esnasında bozulabileceğini ve hastanın çok kötü duruma düşebileceği söylemiştir. Hasta ilişkilerini çok zor devam ettirebilmektedir. Bilinçaltındaki farklı kişilikler ile ani olarak karşılaşması onda şok duygusu yaratabilmektedir.